Sorumluluklarımız…

Hayatımızı çoğu kez zorlaştırdığını düşündüğümüz,

bizlere sıkıntı veren

ama hep hayatlarımıza anlamlar yükleyen

Sorumluluklarımız…

Ve sorumluluklarımızın en büyüğü;

çocuklar,

çocuklarımız…

 


Hangimiz seçtik doğacağımız memleketi?

Hangimiz karar verdik anne ve babalarımızın

kimler olması gerektiğine?

Hiçbirimiz öyle değil mi?

 


O zaman bizden daha şanssız koşullarda büyümekte olan her çocuğa karşı sorumlu değil miyiz biraz?

Peki, ne kadar farkındayız bu sorumlulukların

ve ne kadarına sahip çıkıyoruz?

Çoğunlukla farkında bile değiliz…

Kendi ülkemizin imkansızlıkları içinde kaybolma ihtimali taşıyan çocuklarına karşı kayıtsızız.


 

Oysa ki onlar, geleceğimiz olan,

yaşamlarımızı emanet ederek

bu dünyadan ayrılacağımız çocuklarımız…

Yanımızda olmasalar da,

neler yaşadıklarını bilmesek de,

aynı coğrafyayı paylaştığımız,

bizden çocuklarımız…

 


Birileri var biliyor musunuz?

Gidemediğimiz yerlere giden,

göremediğimiz, dokunamadığımız çocuklarımıza dokunan,

veremediğimiz sevgilerimizi onlara veren

ve yerine getiremediğimiz sorumluluklarımızı üstlenen…

 


Birileri var mutluluğu çocuk gülümseyişlerinde yakalamış,

onlarsız olamayacak denli çocuklarımızla ruh birliği etmiş

ve birileri var şans verilmemiş…


Hiçbir küçük dost bırakmamak üzere yollara düşmüş,

diyar diyar gezen,

yürek yürek konup

sevgi saçan birileri

İLKYARLILAR…

 

İlkyar’ın kuruluşu 1978 yılına kadar uzanıyor. Yıllar önce, ABD’de Princeton Üniversitesi Türk Öğrenci Birliği’ne bağlı öğrenciler, EFES’i (Educational Fund for Elementary Schools) kurdular ve özellikle ilkokullara bir kitaplık çekirdeği oluşturacak kadar yardım yaparak çocuklara okuma sevgisi kazandırmayı kendilerine amaç edindiler. Daha sonra adı İLKYAR oldu.

 

Çocukların ilk sevdası,

İlkyar’ı olmak younda atılan adımların,

gerçekleştirilen projelerin sonucu

on binlerce çiçek oldu.

On binlerce çocuğun

gözlerinde açan…

 

Bu daracık sayfalara sığdırılmayacak denli büyük bir sevgi pınarı var İlkyar’dan çocuklarımıza akan, onların yüreklerinden taşıp hepimizi saran.

 

Ulaşılan onbinlerce çocuğun hikayeleri var

sağır kalamayacağımız;

Utangaç, sevgi dolu, biraz da ürkek bakışları var

kör duramayacağımız;

Hayatlarını, beklentilerini, sevinçlerini ve gözyaşlarını paylaştıkları mektupları var

görmezden gelmeyeceğimiz;

Masumiyet ve içtenlik kokan kahkahaları var

fotoğraflar karelerine sığdırıp

yabancılayamayacağımız…

 

Gelin siz de yabancı kalmayın bütün bunlara,

gelin bir yürek de siz ekleyin çocuklarımız için,

çocuklarımızla birlikte çarpan yüreklere.

 

Apaydınlık gözlere

bizlerin sevgi ve ilgilerini bekleyen o kadar çok çocuk var ki!

Neden o çocukların her biri

bizlerden çok daha iyi yerlere gelmesin?

 

Doğduğumuzda ne farkımız vardı Çorum’lu Yunus’tan,

Refahiye’li Zinnet’ten,

Araç’lı Şehriye’den,

Gevaş’taki Enis’ten,

Uludere’deki Çiçek’ten?

 

Gelecek güzel günler adına

onlara karşı hepimizin sorumluluğu var…